Türkiye 'olağanüstü' bir dönemden geçerken toplumdaki şiddet ve tahammülsüzlüğün dozu gittikçe artıyor. Kadınların gündelik hayatının halihazırda bir parçası olan şiddet her geçen gün pervasızlaşıyor. Metrobüste, parkta, sokak ortasında tanıdığımız ya da tanımadığımız erkeklerin şiddetine sıklıkla maruz kalıyoruz. Neredeyse her gün çocuklara yönelik cinsel şiddet haberleri alıyoruz. Bunlar karşısında güçlendirilmesi gereken kadın ve çocuk hakları alanında elde edilen kazanımların tehlike altında olduğuna tanıklık ediyoruz. Dergimizin bu sayısında, kadın hakları alanında uzun yıllardır çalışma yürüten feminist avukat Hülya Gülbahar'la Türkiye'de kadın hakları mücadelesi, son yıllardaki yasal düzenlemeler ve yeni Türkiye'nin yeni kadınlık durumları üzerine konuştuk.
Nancy Fraser kısa bir süre önce yayımlanan “Feminizm, Kapitalizm ve Tarihin Oyunu” adlı makalesinde bugün feminizmin neoliberalizm karşısında radikal kimliğini kaybettiğini iddia etmektedir. Buna göre ikinci dalga feminizmin devlet kapitalizmine yönelttiği ekonomizm, erkek merkezcilik, devletçilik, westfalyanizm gibi eleştiriler; sosyal güvencelerin zaten olmadığı, vatandaşların tüketiciye dönüştürüldüğü, esnek istihdam şartlarının zorla yaygınlaştırıldığı neoliberal sistem bağlamında sistemi meşrulaştıran argümanlara dönüşmüşlerdir. Bu yazıda feminizmin son yıllarda hangi noktalarda olduğu yeniden gözden geçirerek Nancy Fraser’ın çerçevesindeki analitik ve ampirik sorunlar işaret edilmeye çalışılacaktır. Analitik açıdan, Nancy Fraser’ın ikinci dalga feminizmi değerlendirirken bir iktidar eleştirisi olarak feminist politikanın kendi içindeki bütünlüklü perspektifini göz ardı ettiği, analitik ayrımlar olarak ortaya koyduğu siyasi, kültürel, ekonomik ayrımları gerçek ayrımlara dönüştürerek sınıf mücadelesini sisteme karşı muhalefetin başat – ve olmazsa olmaz – öğesi haline getirdiği savunulmaktadır. Ampirik açıdan ise, Nancy Fraser’ın küresel bir feminist hareket adına yaptığı değerlendirmenin farklı bağlamlardaki feminist hareketler arasındaki ayrımları tamamen göz ardı ettiği ifade edilmektedir.
Nancy Fraser "Feminizm, Kapitalizm ve Tarihin Oyunu" başlıklı makalesinde kendisinin de içinde bulunduğu kırk yıllık bir feminist aktivizm tarihine geri dönerek ikinci dalga feminist harekete, yarattığı ve yaratamadığı kültürel ve yapısal dönüşümler bağlamında eleştirel bir gözle bakmaya çalışıyor. İkinci dalga feminizmin, kapitalizmin yakın tarihi içerisinde geçirdiği evreleri ve kapitalizmle olan ilişkisini farklı tarihsel dönemler üzerinden tartışmaya açıyor. Fraser, feminist analizin ekonomik, kültürel ve politik boyutlarının süreç içerisinde hem birbirinden hem de kapitalizm eleştirisinden ayrılmış olduğunu belirtirken, feminizmin başardığı kültürel değişimlerin kendi eşitlikçi ve adil toplum idealiyle taban tabana zıt olan küresel neoliberal kapitalizme geçişi istemeden de olsa meşrulaştırmış olduğunu savunuyor. Fraser, yazısında ikinci dalga feminizmin kapitalizmle olan ilişkisini sorgularken evrildiği yeni biçimleri de göz önünde bulundurarak kapitalizme karşı nasıl bir feminist analiz ve aktivizme ihtiyacımız olabileceğine dair bir tartışma başlatmayı hedefliyor.