Skip to main content
Tag

direniş

Feminizm Yargılanıyor: Kadınların İtirazı ve Barış Siyaseti

Yazar: Sayı 31-32 | Haziran 2017 No Comments

Birinci Dünya Savaşı, savaş meydanları ve cepheler kadar cephe gerisinin de seferber edildiği ve dolayısıyla toplumun tüm kesimlerinin savaşa dahil edildiği bir dönemdi. Kadınlar da, önceki dönemlerden farklı olarak bu seferberliğe dahil edilirler. Mühimmat üretimi başta olmak üzere çeşitli üretim alanlarına girerler. Cepheye giden kadınlar ellerine silah almasalar da hemşire veya ambulans şoförü olarak çalışırlar. Savaşın başladığı yıllar aynı zamanda Batı’da kadınların oy hakkı mücadelesinin de yükseldiği bir dönemdir. Dolayısıyla bu dönemde kadınlar sadece erkeklerden boşalan iş piyasasında değil, siyaset alanında da son derece faaldirler. Siyasi alanda etkin olan kadınların bir kısmı devletlerin savaş politikalarını desteklerken bir kısmı da savaş karşıtı bir tavır takınırlar.

Susan Grayzel Women’s Identities at War: Gender, Motherhood, and Politics in Britain and France During the First World War [Savaşta Kadınların Kimlikleri: Birinci Dünya Savaşında Toplumsal Cinsiyet, Annelik ve Britanya ve Fransa’da Siyaset] başlıklı kitabında, kamusal alanda ve savaş seferberliğinde emekleri ve görünürlükleri artan bu kadınların kimliklerinde, toplumsal cinsiyet bağlamında ne tür bir değişim olduğu sorusuna yanıt arar ve anneliği mercek altına alır. Grayzel her iki devletin de, siyasi farklılıklarına rağmen, benzer bir şekilde kadınlardan anneler olarak bu topyekün seferberliğe destek olmalarını talep ettiklerini söyler. Kitabın beşinci bölümü olan “Feminizm Yargılanıyor: Kadınların İtirazı ve Barış Siyaseti” makalesinde yazar dönemin egemen annelik söyleminin savaş karşıtı kadınların kendi siyasi duruşlarını temellendirmelerindeki etkisini ve kadınların bu söyleme hangi durumlarda nasıl karşı çıktığını inceler. Bu incelemeyi yaparken hem Fransız sosyalist, sendikacı, pasifist ve feminist bir öğretmen olan Hélène Brion’un savaş karşıtı duruşundan ötürü tutuklanması ve yargılanmasına olduğu hem de bu sıra dışı vakaya basında ve diğer çevrelerde verilen tepkilere odaklanır.

Devamını Okuyun

Yanlış Kuramda Tutsak Kalmak: Translara Yönelik Baskıyı ve Trans Direnişini Yeniden Düşünme

Yazar: Sayı 30 | Ekim 2016 No Comments

Yazar bu makalede, translara yönelik baskının ve trans direnişinin hakim olan trans modelinde var olandan ayrılan bir tanımını savunuyor. Hem “yanlış bedende hapsolma” modelinin hem de trans modelinin neden sorunlu olduğunu gösterirken aynı zamanda bahsedilen bu ilk modelin nasıl direnişçi bir anlatı olarak görülebileceğini açıklıyor. Yeni tanım iki temel fikre sahip. Yazar öncelikle çoklu anlamlar modelini savunmak için María Lugones’in çalışmalarından yararlanıyor, geleneksel tanımın direnişçi anlatıları reddederek egemen anlamları kabul ettiğini iddia ediyor. İkinci olarak da, trans kişileri hilekâr olarak resmeden transfobik temsiller üzerine olan güncel literatürden yararlanarak gerçeklik yaptırımının egemen cinsiyetlendirme pratiklerinin önemli bir sonucu olduğunu ileri sürüyor. Geleneksel yanlış-beden anlatısının gerçeklik yaptırımına direnen bir anlatı olarak görülebileceğini söylüyor.

Devamını Okuyun

Mısır Devrimi’nden Çapraz Ateş Altındaki Kadına: Savaş ve Zulüm Karşısında Etik Tanıklığın Olanağı

Yazar: Sayı 29 | Haziran 2016 No Comments

Samar Yazbek'in Çapraz Ateşte Bir Kadın: Suriye Devrim Günlükleri (A Woman in the Crossfire: Diaries of the Syrian Revolution) (2012) ve Ahdaf Soueif'in Kahire: Benim Şehrim, Bizim Devrimimiz (Cairo: My City, Our Revolution) (2012) adlı kitapları Suriye'deki ve Mısır’daki savaşa ve yıkıma ilk elden tanıklık eden güncelerdir. Hem Yazbek hem de Soueif meydanlarda ve sokaklarda zulme karşı direnenlerin öznel hikâyelerini kamusal olanla birleştirerek çokkatmanlı bir tanıklık ortaya koyar, devrimi ve direnişi yeniden tanımlar. Deniz Gündoğan "Mısır Devrimi'nden Çapraz Ateş Altındaki Kadına: Savaş ve Zulüm Karşısında Etik Tanıklığın Olanağı" adlı makalesinde bu iki günceye odaklanarak “edebiyat felakete tanıklık edebilir mi?” ve “tanıklığın feminist etik zemini oluşturulabilir mi?” sorularını irdeliyor. 

Devamını Okuyun

Sumud: Sömürgeleştirilmiş Filistin’de Sorguya Göğüs Germenin Felsefesi

Yazar: Sayı 17 | Haziran 2012 No Comments

Bu metin, Lena Meari’nin 5 Nisan 2012’de Columbia Üniversitesi Filistin Çalışmaları Merkezi tarafından düzenlenen “Filistin’deki Tutuklama Siyaseti ve Ötesi: Toplumsal Cinsiyet, Kırılganlık, Hapishane” başlıklı panel kapsamında yaptığı konuşmanın gözden geçirilmiş versiyonudur. Meari bu metinde, Filistin direnişinin aktörleri olan siyasi tutsakların, İsrail devletinin ve sömürgeci düzenin temsilcisi Shabak sorgucuları tarafından sorgulanması esnasındaki karşılaşma alanını ve bu sorgu-karşılaşmasının tarihsel ve politik dinamiklerini tartışıyor. Ayrıca, sorgucuların fiziksel ve psikolojik şiddet yöntemlerine karşı Filistinli tutsakların bir direniş stratejisi olarak ortaya koydukları sumud eylemini analiz ediyor.

Devamını Okuyun