Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nden Nurgül Öztürk ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide derneğin gençlik alanında başlattığı koruyucu-önleyici çalışmalardan biri olan "Ne Var Ne Yok?!" isimli projesi ve bu proje kapsamında eğitimin temel konularından biri olan eğitimde toplumsal cinsiyet konusunu tartıştık. Pilot çalışması 2016-2017 eğitim-öğretim döneminde İstanbul’da bulunan 7 farklı lisede gerçekleştirilen ve yaklaşık 3500 gence ulaşan proje ve gençlerin proje kapsamında ele aldıkları toplumsal cinsiyet, ayrımcılık, akran zorbalığı, sanal şiddet, güvenli ilişkiler, onay kavramı ve flört şiddeti konularındaki deneyimleri söyleşide ele alınmaktadır. Söyleşide eğitim müfredatında cinsel şiddet konusuna nasıl yer verilmesi gerektiği, okullarda gençlerle şiddetin farklı türlerine, güvenli ilişkilerin özelliklerine, onay kavramına ve sağlıklı kişisel sınırlara değinen çalışmalar yürütmenin önemi ve şiddet vakalarının önlenmesi için yapılabilecekler üzerinde durulmaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidara geldiği 2002 yılından beri eğitimde birçok yapısal değişikliğe başvurmuş ve ciddi tartışmalara neden olan müdahaleler gerçekleştirmiştir. Tartışılan AKP eğitim politikaları arasında sınav sisteminden müfredat içeriğine, okul kıyafetlerinden eğitimin özelleştirilmesine kadar birçok konu yer almaktadır. Bu yazıda son 15 yılda gerçekleşen birçok değişiklikten biri olan değerler eğitimi mercek altına alınmıştır. Yazı, değerler eğitiminin uygulanma şekli ve konfigüre edilişi ile eğitimde dinin nasıl daha çok vurgulandığını ve toplumsal cinsiyetin bundan nasıl etkilendiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Yazı değerler eğitimi örneği üzerinden eğitimde pedagoji ve bilimsellikten uzaklaşıldığını göstermeyi hedeflemektedir.
Bugün Türkiye’de pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında da köklü değişimler yaşanıyor. Bugünün eğitim anlayışı, kadın-erkek eşitliğine şüpheyle bakan, fıtrata önem veren ve bilimsel ve akılcı yaklaşımları sınırlandıran bir düşünce sistemiyle şekillendiriliyor. Eğitim politikaları; müfredattan öğretilen değerlere, okul içi kültürden kıyafet ve davranış biçimlerine, kurumların yapısından kurum içi ilişkilere kadar yeniden biçim kazanıyor. Eğitim konusu ve sorunu genel olarak her dönem bir tartışma konusu olmakla beraber Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) iktidara geldiği 2002 yılından bugüne en temel ülke gündemlerinden birisi olmuş durumda. Bu yazı eğitim alanında yaşanan bu değişimi ve hedeflenen ‘dindar nesillerin’ eğitimdeki hangi araçlar ve uygulamalar üzerinden şekillendirildiğini ele alırken yaratılan kültürel iklimin etkileri hakkında bir tartışma açmayı amaçlıyor ve bilimsel bilgiyi merkeze alan, bireylerin daha özgür olacağı, cinsiyet eşitliğine, çeşitliliğe ve saygıya dayalı bir eğitim anlayışının olanakları üzerinde duruyor.
Türkiye’de eğitim alanı her daim tartışmalı bir konu oldu. Geç Osmanlı Dönemi ve Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte Türkiye’nin modernleşme sürecinde kadınların eğitimine önem verildi. Eğitim hakkı, dönemin kadın hareketlerinin de önemli taleplerinden biriydi. Bu hakkın elde edilmesi kadınların toplumsal hayata katılmasına, kadın-erkek eşitliği fikrinin yaygınlaşmasına katkı sundu. Bugün ise eğitim alanı köklü değişikliklerden geçiyor. Bu değişiklikler kadın-erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen, kadını ve çocuğu aile üzerinden tanımlayan ve dindar nesiller yetiştirmeyi hedefleyen bir iktidar tarafından şekillendiriliyor. Dergimizin bu sayısında eğitim alanında din, çiftdillilik, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi alanlarda çalışmalar yürüten Işık Tüzün ile görüştük. Eğitimin sisteminin geçirdiği dönüşümü kadın ve çocuk haklarına etkileri üzerinden tartıştık. 2016 yılının Aralık ayına kadar yaklaşık on yıl Eğitim Reformu Girişimi’nde çalışmış olan Işık Tüzün, o zamandan beri bağımsız danışman olarak görev yapıyor. Eğitim alanında çocuğu odağa alan politikaların nasıl geliştirilebileceği hakkında çalışmalar yürüten Işık Tüzün aynı zamanda KHK ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği’nin de üyesi.