Heteronormatif mekânın kültürel, sosyal ve politik olarak yeniden üretimi lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüellerin altkültür oluşturmasını da beraberinde getiriyor. Cinsel kimlikleri nedeniyle damgalanmaya uğrayan söz konusu bireyler, kendilerine ait alanlar açarak heteronormatif mekâna belirli bir mesafe alabiliyor. Bireyin ‘cemaat’ ile ilişki kurmasını sağlayan bu alanlar, eşcinsel altkültürünün oluşumunda ve dönüşümünde ne gibi dinamiklerin etkili olduğunu göstermeleri açısından da önem taşıyor. Performatif bir mekân olan eşcinsel sahne, farklı eşcinselliklerin aynı mekân içerisinde ya da farklı mekânlarda yeniden üretildiği, sosyalleştiği yerler olarak şehir mekânına dağılıyor. Doğu Durgun, bu yazısında İstanbul’daki farklı eşcinsel mekânlarda sosyalleşen erkek eşcinseller arası iletişimi inceleyerek, söz konusu altkültürün cemaat, aile, heteronormativite, sınıf, seks, erillik gibi dinamiklerle ilişkisini tartışıyor.
Bağdat Uluslararası Havaalanı’nın yanındaki aşırı kalabalık mülteci kampının taş yığını ve sefalet dolu yollarından geçtikten sonra, Filistin halk şarkıları geleneğinin yaşayan hazinesi Umm Muhammad ile olan görüşmeme yarım saat gecikmeli de olsa ulaştım.
Filistinli bir müzisyen ve aktivist olan Reem Kelani çok üreten, çok çalışan bir kadın… Derleme çalışmaları, atölyeleri, radyo programları, konserleri ve albümleri onun üretiminin somut örnekleri… Kendi topraklarından sürülen bir Filistinli ailenin çocuğu olarak Kuveyt’te doğan ve şimdi Londra’da yaşayan Reem’in hayatı Filistin kimliğinin tanınması, bir kadın şarkıcı olarak müzik sektöründe var olmak, bir diasporalı olarak Filistinlilerce kabul edilmek üzere yaptığı mücadelelerle geçiyor. Bu dosyada Reem Kelani’nin müzikal ve kültürel hafızasının, yaşadığı coğrafyanın çokkültürlülüğünden nasıl beslendiğini, kültürel kimlik konusundaki hassasiyetini ve diasporalı bir müzisyen olarak aktivizminin nasıl şekillendiğini okuyacaksınız.