Bu yazı kadın emeğini, bedenini ve cinselliğini denetleyen pronatalist -yani doğum yanlısı ya da doğurganlığı ve çocuk sayısını artırmayı hedefleyen- söylem ve politikaların sağlık kurumlarına nasıl yansıdığını tartışmayı hedefliyor. Sağlık sisteminin içinden geçtiği neoliberal reform süreçlerini de göz önünde bulundurarak, devletin çoğunlukla doğurganlığı kontrol etmek ve yeniden düzenlenmek amacıyla vaat ettiği ya da bazen bizzat kadınlar tarafından talep edilen üreme sağlığı hizmetlerine odaklanıyor. Yazar saha çalışmasındaki gözlemlerine ve görüşmelerine dayanarak hem hizmetlerinin yapısındaki ve dağılımındaki hem de sağlık çalışanı ile hizmetleri kullanan kadınlar arasındaki ilişkilerdeki değişimleri aktarıyor. Özellikle hamile kadınların tespit ve takip edilmesi için kullanılan elektronik sağlık kayıt sistemlerinin nasıl uygulandığını inceleyerek pronatalist politikaların sağlık alanındaki izdüşümleri üzerine bir tartışma başlatmayı hedefliyor.
Bu makale, değişen nüfus ve üreme siyasi rasyonalitelerini izlemeyi sağlamaya yönelik analitik bir araç olarak üreme yönetimi kavramını geliştirmektedir. Burada tanımlandığı üzere üreme yönetimi; dini kurumlar, devlet kurumları ve uluslararası finans kuruluşları, STK’lar ve toplumsal hareketler gibi aktörlerin farklı tarihsel biçimlenişlerinin üreme davranış biçimlerini ve nüfus uygulamalarını üretmek, izlemek ve kontrol etmek için yasama denetimini, ekonomik teşvikleri, ahlaki yasakları, doğrudan tehdidi ve ahlaki kışkırtmaları kullandığı mekanizmalara gönderme yapar. Örnekler; kürtaj, acil durum doğum kontrolü, kısırlaştırma, göç ve yardımcı üreme teknolojileri hakkındaki tartışmalar vasıtasıyla kamu politikası konuşmaları, yeni ahlaki rejimler ve hak temelli aktörler etrafında döndüğü için üreme yönetiminin çarpıcı bir dönüşüm geçirdiği Latin Amerika’dan alınmıştır. Üremeyle ilgili tartışmalar gitgide ahlak ve ‘haklar’ çekişmesi üzerinden şekillenmeye başlamıştır. Bu da vatandaşların üreme haklarını, cinsel haklarını, yerli ve doğal haklarını ve de doğmamışın ‘yaşam hakkını’ talep ederken birbirleriyle karsı karşıya getirilmesiyle sonuçlanmıştır. Üreme alanında değişen siyasi rasyonaliteleri anlamak için geliştirilen üreme yönetimi kavramı diğer yer ve zamanlara da uygulanabilir.
Burası âlem memleket. En cebbar tercüman olsanız, yine de yaşananları başka bir dile çevirmekte zorlanacağınız memleket. Suni gündemleri dizi dizi inci yapıp, kendini kandırmada birinci memleket.
Bir anda gökten vahiy indi, kürtajın cinayet olduğunu öğrendik. Hem de ne öğrenme. Uludere katliamının kan dondurucu ayrıntıları bir bir ortaya dökülürken Başbakan pat diye “Kürtaj cinayettir. Sezaryene de karşıyım” deyiverdi ve unutulmaz benzetmesini haykırdı: “Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere ve medya mensuplarına sesleniyorum. Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz ‘Uludere’ diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere’dir.”